20070425

.


görünmez bir nisan ayının günlüğünden:
-içinden varlığınızın çiçeklendiği ışık sonsuza dek sizinle böyle şu anda olduğu gibi mi kalacak?
-sen yeryüzünde değilsin, sandığın (inandığın) gibi... sen yeryüzünde değilsin... sen yeryüzünde değilsin...

bu da benim en iyi kabusumdu belki. geceler uzuyor hep. gündüzler hep küçümen. zaten bir yerden başka bir yere yürüyene kadar katedilen mesafeyi umursamıyor insan. hele nereye gideceğini bilmiyorsa ya da nereden gideceğini. benim umrumda değil. kocaman caddeleri de yürümek için pek zevkli bulamıyorum hem. dikdörtgen bir odam olsun, en küçük kenarında bir pencere, en dibi en karanlık, ışık boyaların üzerindeki skalalar gibi yavaşça renk değiştirerek en dibe kadar boyasın odayı. bir de kar yağdı.
varlığımı şekillendirdiğim çiçek; sen, sen değilsin. ben de artık salt toprak değilim. her gün erteliyorum yap-boz cinnet planlarını. en iyisi en yakındaki ağaca gidip sarılmak. bir battaniyeyi sana sarıldı diye öldürmüştün, bıçağın üzerinde kan lekeleri vardı. bu defa elinde kıymıklar. tek tek çıkarttığında onları ellerin kan içinde oldu. ama bu ünlü şekspir tiratlarından biri olmadığından daha az dramatize edebilir ve hatta söz konusu etmeyebiliriz de.

gün dolu.




m.

Hiç yorum yok: